Aykırı Çiçek 8.Bölüm

 8.BÖLÜM



Az önce yaşananların etkisinin üzerine bir de hafif çakırkeyifliğim eklendiği için titremeye devam eden ellerimle Caner’in uzattığı su şişesini kavradım. Suyu büyük yudumlarla neredeyse yarısına kadar bitirip şişeyi yeniden ona verdim.

Güven vermek ister gibi sakince göz kırpıp suyu elimden aldı. “Korkacak bir şey yok, sakin ol.” dediğinde başımı iki yana salladım. “Adam hemen uyanmazsa ne olacak?”

Caner’in ifadesi bir an gülecekmiş gibi göründüyse de toparladı. “Acar’ın eli ağırdır biraz, iyi yapıştırmış o piçe. Sarhoş olduğu için de iyice feleği şaştı.”

Acar’ın, o iğrenç herifi yere yapıştırmasının hemen ardından kalabalıkta fazlasıyla ses oluştuğu için Melih, Koray ve Caner de çok geçmeden yanımıza ulaşmıştı. Ben donmuş şekilde peş peşe yaşanan durumların etkisindeyken neler olduğunu anlayamasalar da onlar Acar’ı o adamın üzerinden çekmeye çabalamışlardı.

Yanıma gelen Koray’a hızlıca ne olduğunu söylediğimde bu kez Melih ve Caner’in zar zor tuttuğu Acar’ın yerine Koray harekete geçmiş, bir tur da o saldırmıştı.

Adam kendinden geçtiğinde ağzından burnundan dökülen kanlar beni iyice kötü yapınca Caner eşliğinde mekânın dışına çıkarılmıştım. Şimdi birkaç yüz metre ilerideki bir bankta oturuyordum. Caner ise hemen yanı başımda ayakta duruyordu.

İçeridekilerin gelişinin uzaması beni telaşlandırsa da Caner’in gayet rahat oluşu bir nebze daha sakin kalabilmemi sağlıyordu.

Birkaç dakika daha beklemeye devam ettik. Ardından Caner, benim arkamda kalan mekâna doğru bakıp başıyla işaret etti. “Geliyorlar.”

Hızla arkamı döndüğümde üçünün kapıdan çıkıyor olduğunu görmüştüm. Hepsinin bıraktığım halde oluşu derin bir nefes vermeme sebep oldu. O adamın arkadaşlarının olayı büyütmesinden korkmuştum.

Yanımıza ulaşmalarını beklemeden ayaklandım. Üzerimdeki elbisenin hem kısalığı hem de göğüs kısmının açıklığı Ağustos ayında olmamıza rağmen gece serinliğiyle hafifçe ürpermeme yol açıyordu. Dışarı çıktığımızda aklım içeridekilerde olduğundan bu duruma çok odaklanmasam da şimdi yavaş yavaş daha hissedilebilir haldeydi.

“Biraz daha gelmeseydiniz dördüncü olarak İzgi katılacaktı size.” Caner, bizi duyabilecekleri mesafeye geldiklerinde hemen beni ispiyonlamayı tercih etmişti. Ayağımı acıtmaya başlayan ince bantlı topuklularımın üzerinde sarsak iki adımda Koray’a ulaşıp çoktan araladığı kollarının arasına girdim.

“İyi misiniz?” dedim kısıkça. Muhtemelen sesim diğerlerine de ulaşmıştı ama umursamadım.

“İyiyiz İzgi’m, sen de iyisin. Yok kimsede bir şey.”

Onaylamasını bekler gibi Melih’e baktım. Kalan herkes gibi o da bana bakıyordu zaten. Gülümseyerek onayladı. “Kandırmıyoruz seni korkma.”

Gözlerimi biraz daha hareketlendirip Acar’a bakmak istedim o an. Bana baktığını hissediyor olsam da bakışlarımızın kesişmesine sebep olacak o hamleyi yapmaktan nedensizce çekinmiştim. Az önce yaşananlar, hatta genel olarak bu gece yaşananlar yorucuydu.

“O şerefsizin elini benim elim zannettin değil mi? Bu iğrençliği benim yaptığımı düşündün o ilk anda.” Çok kısa süren sessizliği Acar’ın bu şekilde bölmesini beklemiyordum.

Koray’ın omuzuna bıraktığım başımı hafifçe kaldırarak doğruldum. Koray’ın sırtımdaki elinin hareketlenip beni yatıştırır gibi sırtımı sıvazladığını hissediyordum.

Bakışlarımın Acar’ı bulması biraz zaman aldı. Kendimi nasıl ifade etmem gerektiğinden emin olamamıştım. Bu konuda yanlış anlaşılmak istemiyordum. “Ben… Algılamaya çalışıyordum.” dedim dudaklarımı zar zor aralayıp. O anda da kendi içimde de Acar’a bunu konduramamış, afallamıştım.

“Böyle biri değilim, beni tanımadığın için seni böyle zannettin diye yargılayamam ama böyle biri değilim İzgi.”

Seni tanıyorum demek istedim, böyle biri olmadığını da biliyorum.

“İzgi de hafif çakırkeyifti lavaboya giderken. Kimsenin birbirini yanlış anlamasına gerek yok.” Melih bunu söylerken aynı anda da tişörtünün üzerine geçirdiği gömleği çıkartıp bana uzattı. “Giy bunu, titriyor gibisin biraz.”

Gömleğe uzanıp elime alırken Acar’a bakmaya devam ediyordum. İfadesiz bir halde bu sahnenin bitmesini bekledikten sonra aniden Melih’e döndü. “Madem kız çakırkeyifti ne diye tek başına gönderiyorsunuz onu siktiğimin kalabalığında? Benimle karşılaşmasaydı fark etmeyecektiniz bile o piçin gece boyunca İzgi’nin etrafında dönüp durduğunu.”

“Acar!” Melih’in sitemli sesini bölerek araya girdim. Yanlış duyduğumu sanmıyordum. “Gece boyunca?” diye mırıldandım sorar gibi.

Biraz önceki gibi açıkça konuşacağını umarak Acar’a bakmaya devam ettim. Ama az önceki halinden sıyrılmış, pişman gibi duruyordu.

“Sinirimden ne dediğimi bilmiyorum, elimden hemen aldılar piçi.” Saf âşık modumu açarsam Acar’ın söylediği her şeye inanabilme kapasitem mutlaka vardı, fakat şu anda durum farklıydı.

“Sonra konuşuruz İzgi, daha fazla gerilmeyelim. Elinde tutacağına giy şu gömleği.” Koray’ın uyarısıyla Melih’in gömleğini üzerime geçirip kollarımı göğsümde birleştirdim. “Niye geçiştiriyorsunuz ki beni?”

“Öyle gerekiyor şu an demek ki güzelim, zorlamasan mı? Gözlerini de n’olursun Acar’dan ara sıra ayır, adam aptal değilse anlayacak her şeyi biraz daha zorlarsan.” Koray, kulağıma eğilerek yalnızca benim duyabileceğim bir yükseklikte konuştuğunda halen Acar’a bakıyor olduğumu yeni fark etmiştim. O da bana bakıyordu, Koray’ın söylediğinin aksine beni sorgulamak yerine kendi işine odaklanmış gibi duruyordu. İrkilerek bakışlarımı kaçırdım.

“Ne söyledin kıza? Ceset görmüş gibi aniden kafasını çevirdi benden?”

Acar’ın açık sözlü biri olduğundan bahsetmemiştim değil mi?

Koray’a da söylemeyi unutmuş olmalıyım ki şaşkınca Acar’a bakakalmıştı. “Bir şey söylemedim.” diyebildi en sonunda.

Caner ve Melih’in yanaklarını havayla doldurup gülmemeye çabaladıklarını gördüğümde ters ters onlara bakmayı denedim. Pek başarılı olamamış olacağım ki Caner ben ona böyle baktığımda biriktirdiği havayı püskürterek gülmeye başladı.

“Yaşadığım en ilginç gecelerden biri anasını satayım, krize gireceğim şimdi.” Onu durduramayacağıma emin olunca son çare Melih’e baktım. Yavru köpeğimsi bakışlarıma kıyamayacağını düşünüyordum.

Düşündüğüm gibi de oldu.

“Her neyse, kaldık burada yalı kazığı gibi. Başka bir yere geçelim ya da dağılalım, esiyor hafif hafif İzgi üşüyecek.”

“İyi, hadi.” diyen Acar’dı.

“Bu arada sen ne ara döndün lan, yani iyi oldu tabi geri gelmen ama niye geri geldin çözemedim.” Henüz kimse hareketlenmemişken Caner’in Acar’a sorduğu sorunun cevabını ben de merak ediyordum. Bu geceki plana bayılıyor olmadığını biliyordum, hazır kaçmışken geri gelmesi garipti.

“Şeyda ceketini unutmuş, onu almak için geri geldim. Eve sokmadı beni, sizin yanınıza uğramadan dönecektim hatta arabaya bırakmıştım ceketi ama bir geleyim demiştim.”

Eve sokmadı beni demesine takılmamam gerekiyordu ama takılmıştım işte. Birazdan buradan ayrılıp bahsettiği ‘eve’ geri dönecek oluşu canımı sıksa da Koray’ın bile anlayamayacağı kadar tepkisiz kalmayı başarmıştım.

“Arabaya geçelim mi? Uykum geldi, eve gitmek istiyorum.” Koray’a yönelik konuşsam da herkes duymuştu.

Arabaya binmeden önce bizden geride kalan Melih’in yanına hızlıca ilerleyip torpidoya bıraktığım kutuyu eline tutuşturdum. Acar çoktan arabasına binip uzaklaştığı için daha rahattım, ama Caner henüz buralardaydı.

“Acar’a ulaştırır mısın bunu? Feris’in hediyesi olarak.”

 

~

 

Acar: Ajanstaki odamda sadece benim erişimim olan bir kamera olduğunu biliyor muydun? (09.44)

Feris: Sana da günaydın hayatımın ayısı (09.49)

Feris: *anlamı

Feris: Ve hayır

Feris: Bilmiyordum

Feris: Neden bir anda bunu öğrendiğimi de anlayamadım

Acar: Odama girip hediyeyi bırakırken kameraya yakalanmamış olma ihtimalin yok Feris

Acar: Henüz incelemeye fırsatım olmadı ama birazdan mutlaka bakarım

Feris: YAAAA

Feris: Çok heyecanlıymış

Feris: Ben de bakim

Feris: Birlikte izleyelim film gibi düşünürüz

Acar: Ne

Feris: Ne nee

Acar: Neden götün tutuşmadı

Feris: Götüm böyle basit şeylere tutuşmak için fazla hoş Acarcım

Feris: İnanır mısın başına bir iş gelir diye bir saatten fazla üstüne oturmuyorum

Acar: İnanmadım

Acar: Kanıt bekliyorum

Feris: Gözümle görmeden inanmam deseydin bi de

Acar: Gözümle görmeden inanmam.

Feris: Sen bitmişsin canım ya

Acar: Her neyse

Acar: Ben bi kayıtlara bakayım bekle

Feris: Hor noyso

Feris: Kayıtlara bakma diye popomuzu bu işe alet edecek değiliz aslanım

Feris: Git istersen şirketin caddesindeki mobese kayıtlarına bak BANA NE

Acar: Ne demek bana ne amına koyayım

Acar: Madem seni görmemden korkmuyorsun

Acar: Biz ne halt etmeye böyle mesajlaşıyoruz kaç gündür

Feris: Kayıtlarda beni göreceğini kim söyledi sana ya

Acar: Kime bıraktırdıysan onu bulurum anasını satayım

Acar: Zorlama beni

Feris: Bu zorlamamış halim Acarcım

Feris: Zorladığımda bu halde olmazsın sıkıntı yapma çok

(Görüldü, 10.08)

Acar çevrim dışı

Acar: Siktiğimin odasına yol geçen hanı gibi ben yokken giren girene

Acar: Seni bulacağım diye ajanstakilerin ne boklar yediğini görmüş oldum

Acar: Milli park mı lan burası?

Feris: EFVBPCWOJQWKİLŞKVLEF

Feris: Doğal ortamın insanların ilgisini çekmiş demek ki

Feris: Yargılayamayız

Acar: Yargılayacağım ben hepinizi

Acar: Dur sen

Feris: Ben naptım ya

Feris: *görüntü



Feris: Çileklerimi yiyodum uslu uslu şurada

Acar: Sabah sabah midesiz misin kızım sen

Acar: Kasasıyla koymuş önüne bir de

Feris: Sensiz midesiz

Feris: Kırmızı olan her meyve güzeldir

Feris: Meyvenin de saati yoktur

Feris: Söyleyeceklerim bu kadardı

Feris: Teşekkürler

Acar: Ben teşekkür ederim

Acar: Bu yüce bilgileri benimle paylaştığın için

Feris: Öpsem keşke böyle bi tane

Acar: Yerim belli yurdum belli

Feris: Gel de öp mü demek bu

Acar: Nasıl anlarsan o demek

Feris: Hoşuma gitti

Acar: Neyse

Acar: Tutma beni

Acar: İşim var

Feris: :(

Feris: Yoğun musun?

Acar: Hayır

Acar: İkizimi ziyaret etmem gerekiyor odasına gideceğim

Acar: Bir şey sormam lazım

Feris: :((

Feris: Melih ajansta değil ki bugün

Feris: Niye benden kaçmak için yalan söylüyorsun

Acar: Belki de tek sebep senden kaçmaya çalışmam değildir

Acar çevrim dışı

Feris: AMA ÇOK AYIP

Feris: Bunu yememem gerekiyordu hay sıçayım ya (bu mesaj silindi)

 

~~~


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gözyaşı Kadehleri 27.Bölüm

Gözyaşı Kadehleri 29.Bölüm

Gözyaşı Kadehleri 28.Bölüm